Doğu Akdeniz’in ikinci büyük adası olan Girit’in, Anadolu topraklarında yaşayan birçok insan için ayrı bir yeri vardır. 1647 yılında 1,5 sene süren bir abluka sonunda Osmanlı topraklarına giren Girit, tam 268 yıl boyunca Osmanlı varlığı altında yaşamış ve ada, bu yıllar boyunca birçok Türk’e ev sahipliği yapmış. 1923 yılında Yunanistan ile yapılan bir anlaşma sonucu – çoğunun daha önce Anadolu’yu gördüğü bile muamma olan - 25.000 civarında Türk adadan ayrılarak yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşamaya başlamış.

Şu anda dördüncü hatta beşinci jenerasyonlarına ulaşan Girit Türkleri, yüzbinlerle ifade edilebilir. Ataları Girit’ten gelen nesiller, hep Girit’i bir gün görme hayali taşıyorlar. Bu hayal, o topraklara bir gün tekrar sahip olmak gibi şovenist bir tavırdan çok; atalarının zeytin topladığı bahçelerde, yürüdüğü sokaklarda, güneşe yüz verdikleri kumsallarda izlerini sürüp onların anılarını yad etmektir. 

Çağan Irmak’ın yazıp yönettiği Dedemin İnsanları filminin konusu tam da buna parmak basıyor. Ozan karakteri, Girit göçmeni dedesinin anlattığı hikayelerle büyüyen; kafasındaki Girit hayali, bu hikayelerle şekillenen bir çocuk. Buna benzer hikayelerin içerisinde yer alan insanlardan biri de Efe Bulut.

Efe Bulut'un ataları, 1924 yılında Giresun gemisiyle Girit'ten Bodrum'a getirilmiş. Buraya yerleştikten sonra adayla bağlantıları kopmuş. Fakat yeni nesle topraklarını, nereden geldiklerini sürekli anlatmışlar. Bulut, "Daha önce Girit'e gitme fırsatım olmadı ama bu yaz kesinlikle gideceğim" diyor. "Atalarımın yaşadığı, yıllarını verdiği o toprakları görmek istemenin nasıl bir duygu olduğunu anlatamam. Memleket hasreti diye özetleyebilirim ancak."

Efe Bulut da, babasının kendisine öğrettiği Girit kültürünü, küçük yaşta olan ikizlerine öğretiyor ve köklerinden uzaklaşmalarını istemiyor.

Ahu İlhan da göç zamanında ataları Türkiye'ye göç etmiş bir ailenin 4. kuşak üyesi. Geçen sene Girit'e giderek bir hayalini gerçekleştirmiş. Yaşadığı duygu dolu yolculuğu şu cümlelerle anlatıyor: "Girit, bize yakın bir yer olmasına rağmen hayat koşuşturmacası yüzünden ancak geçen sene gidebildim. 1920'li yıllarda göç eden ada Türkler'inin evlerini yıkık dökük, harabe şekilde görmek içimi burkmuştu. Yine de adanın doğal güzellikleri, bu ziyareti yapmak istememin ne kadar doğru bir karar verdiğimin ispatı oldu."

Girit, bu yönüyle Türkiye’den birçok insanı cezbederken; muhteşem mutfağı, birbirinden güzel koyları ve otantik tatil mekanlarıyla da yurtdışı seyahat destinasyonları arasından bir adım daha öne çıkmaktadır. Yaşanan ekonomik krizin etkisiyle yaz sezonunu yüzde 20’ler civarında eksi ile tamamlayan Yunanistan ve adaları, fiyatların da aşağı çekilmesiyle daha da ilgi çekici olmaya başladı.