Gizemli ve esrarengiz her şey ilginizi çekiyorsa bu destinasyonlara seyahat etmek sizin için oldukça keyifli olacak. Hem bilim adamlarını hem de tarihçileri şaşkına çeviren bu yapılar, dünyanın her bölgesinden meraklılarını kendine çekiyor. Oldukça ilginç efsaneler ve gerçeklere sahip bu yapılara göz atmaya ne dersiniz?
- Easter Island (Paskalya Adası) - Şili
Dünyanın en gizemli adası olarak kabul edilen Easter Island (Paskalya Adası) , araştırmacıların yüzyıllardır süren çalışmalarına rağmen sırrını korumaya özen gösteriyor. Adadaki 20 metre yükseklikte ve 90 ton ağırlığında heykelleri kimlerin ne amaçla diktikleri ve bu heykellerin neyi simgelediği hâlâ bilinmiyor. Üzerinde hiç ağaç kalmamış volkanik bir kara parçası olan ada, Şili kıyılarından 3 bin 600 km açıkta bulunuyor. Bu özelliğiyle, dünyanın karaya en uzak adası unvanına da sahip. 5 Mayıs 1722’de(Paskalya bayramı arifesi), Hollandalı denizci Jacob Roggeveen adaya ayak basan ilk Avrupalı oldu. Böylece adanın adı da Paskalya Adası oldu. Moai adını verdikleri bu yekpare heykelleri görmek istiyorsanız adaya Şili'den 5 saatlik bir uçuşla ya da Tahiti'den ulaşabilirsiniz.
Size özel Şili seyahat tasarımı için tıklayınız!
- Nazca Lines (Nazca Çizgileri) - Peru
Güney Peru'nun binlerce kilometrelik Nazca Çölü’nde dünyanın en büyük sırlarından biri yer alıyor. Toprağa işlenmiş farklı boyutlarda dev çizgilerin bir araya getirdiği insanlar, farklı canlıları simgeleyen desenler, çeşitli geometrik şekiller havadan bakıldığında göz alıcı ve alışılmadık bir manzara sunuyor size. Yılda sadece 20 dakikalık bir yağmur süresine sahip olan ve dünyanın en kuru çöllerinden biri olarak gösterilen Nazca’daki çizimler, bu sayede yıllarca korunabilmiş. Nazca çizgileri hakkında günümüzde ortaya atılan teoriler antik ırklara, astronomik takvimlere ve hatta uzaylılara kadar çeşitlilik gösteriyor. Nazca Çölü'nün bir çöl olduğu söylense de burada hiç kum bulunmuyor. Çizgileri görebilmek için Güney Peru’da bu destinasyon için düzenlenen tur uçaklarına binebilirsiniz.
Gizemli Peru seyahati tasarımı için tıklayınız!
- Plain of Jars (Kavanoz Ovası) - Laos
Güney Asya’nın en esrarengiz destinasyonlarından biri olan Kavanozlar Ovası, henüz 10 yıldır turistlerin ziyaretine açılmış. Laos’un kuzeydoğusunda dağlık bir bölgede yer alan, Vietnam sınırındaki Muang Khoun eyaletinin başkenti Phonsavan yakınlarında bulunan Plain of Jars, her biri yaklaşık 400 adet kavanoz şeklinde kaya barından 90 siteden oluşuyor. Kumtaşı, çakıl taşı, breş taşı, granit ve kireçtaşından oluşan bu arkeolojik harikanın 3000 yaşında olduğu tahmin ediliyor. Başlarda rastgele etrafta dizildikleri düşünülen kayaların, yapılan arkeolojik araştırmalardan sonra takımyıldızı haritasındaki yıldızları simgeledikleri ortaya çıkmış. Çoğu boş olan kayaların bazılarında bedenler ve buda heykelleri bulundu. Phonsavan’dan bu bölgeye kolayca ulaşmanız mümkün.
- Stonehenge -İngiltere
Kavanoz Ovası’nın Avrupa’daki karşılığı diyebiliriz Stonehenge için. Eski İngilizcede "asılı taşlar" anlamına gelen Stonehenge, Neolitik taş devri ile Bronz çağı arasında en az 5 kademede oluşan bir anıt. Stonehenge; dünyanın en ünlü prehistorik yapılarından biri ve İngiltere’nin de ulusal ikonu sayılıyor. Prehistorik dönem içinde önemli olayların işaretlenmesi için kullanılan bir gözlemevi de olduğu tahmin edilen Stonehenge, gizem, güç ve dayanıklılık simgesi sayılıyor. Bu kayalar astronomi, astroloji, geometri, meteoroloji ve paganizmle de ilişkilendiriliyor. Bu gizemli taşlar İngiltere’de Salisbury düzlüğünde karayolunun yanında boş bir arazide yer alıyor. Bölgeye en yakın Salisbury veya Bath’ dan ulaşabilirsiniz.
İngiltere seyahat tasarımı için tıklayınız!
- The Yonaguni Monument (Yonaguni Sualtı Kalıntıları) - Japonya
Bu kalıntılar Japonya'nın Okinawa eyaletine bağlı Yaeyama takım adalarından bir tanesi olan Yonaguni adasında yer alıyor. Aynı zamanda Tayvan’ın da kıyısında kalıyor. Yaygın bir görüşe göre insan yapımı olan bu heykeller, denizin 23 metre altında kalıyor. Doğal şartlarla oluştuğu yönünde bazı kanıtlar varsa da, taraçalı taşlarına, üçgen şekillerine bakılarak nasıl böyle bir doğal güzelliğin oluşabileceğine hayret ediliyor. Deniz tabanından 76 metre kadar yükselen heykeller scuba-diving severleri güzelliğiyle cezbediyor. 80’li yıllarda köpek balıklarını görüntülemek isteyen dalgıçlar tarafından keşfedilen Yonaguni Sualtı Kalıntıları, Paskalya Adasındaki "Moai heykelleri" ne de oldukça benziyor.
