Hayatın direksiyonuna geçmek mi, otomatik pilota razı olmak mı?

Günlük telaşlar, iş hayatının getirdiği zorluklar ve ailevi sorumluluklar derken, hayatı otomatik pilota bağlamış gibi yaşadığınızı hissediyor musunuz? Cevabınız evetse, hayatı gerçek manada tatmanızı engelleyen önemli bir hata yapıyorsunuz demektir: Kendi kendinize oluşturduğunuz konfor alanınızı terk etmemek!

 

Günlük telaşlar, iş hayatının getirdiği zorluklar ve ailevi sorumluluklar derken, hayatı otomatik pilota bağlamış gibi yaşadığınızı hissediyor musunuz? Cevabınız evetse, hayatı gerçek manada tatmanızı engelleyen önemli bir hata yapıyorsunuz demektir: Kendi kendinize oluşturduğunuz konfor alanınızı terk etmemek!

Ancak ismi “konfor alanı” da olsa, bu alana sıkışıp kalmak kişiye sanıldığı kadar tatlı bir konfor vaat etmiyor. Çünkü bir süre sonra sürekli aynı patikalardan geçilen, engebesiz bir yürüyüş gibi sıkıcı hale gelen yaşam, kişiyi beklenti ve hayallerden uzak bir griliğe itiyor. Peki bu “ne uzayıp ne kısalan” hayattan kurtulup, aldığımız her nefesin hakkını nasıl vereceğiz? Cevap basit:

Sizi tüketen ilişkilerden kurtulun

Son yıllarda sıkça telaffuz edilen bir tabir var: Toksik ilişkiler. “Nedir bu toksik ilişki?” diyenler için hemen özetleyelim: Karşı tarafın genelde bencil, iletişime kapalı ve sevgisiz bir profil sergilediği toksik ilişkiler, kişiyi adeta yavaş yavaş zehirleyen bir kimyasal maddeden farksızdır. Yani siz mutlu olmak için bir ilişki yaşarsınız ama yaşadığınız ilişki sizin tüm enerjinizi ve umutlarınızı yavaş yavaş tüketir.

“E madem ilişki bu derece zehirli, o halde neden bitirmiyoruz?” dediğinizi duyar gibiyiz. Ancak toksik ilişki içindeki insanlar, ne kadar mutsuz olurlarsa olsun; alıştıkları düzeni terk etmemek ve yeni bir maceraya atılma gibi gerekçelerle işi uzattıkça uzatıyorlar. Ama aradan kaç ay / yıl geçerse geçsin biten bu ilişkilerin ardından sarf edilen cümle genelde hep aynı oluyor: “Oh! Dünya varmış!”

Evet, Dünya hep burada; şimdi olduğu yerdeydi fakat siz görmüyordunuz :)

Rutini yeniden keşfedin

Hayatı uçlarda yaşayan birinin bile günlük bir rutini vardır. Ancak rutin kelimesi, size hemen sıkıcılığı çağrıştırmasın çünkü rutinleri sıkıcı hale getiren aslında bizleriz. Neden mi? Her gün yapmak durumunda olduğumuz şeyleri, sürekli aynı şekilde yapıyoruz da ondan!

Örneğin her gün işe giderken izlediğiniz rotayı, yıl boyu takip etmek zorunda değilsiniz. Mesela iş için Anadolu – Avrupa yakası arasında yolculuk ediyorsanız bazı günlerde köprü yerine vapur kullanın; ya da otomobil yerine farklı toplu taşıma araçlarını tercih edin. Ya da her gün yemek yediğiniz masayı çiçeklerle süsleyin, evde film geceleri yapın ya da geceleri uyguladığınız cilt bakım rutinine kendinize şımartacak hoş kokulu ürünler sıkıştırın. Küçük şeyler gibi görünse de aslında bu tip minik değişiklikler, grileşen ruhunuzu renklendirmeye yeter de artar.

Sınırlarınızı zorlamayı deneyin

Her gün akşam işten yorgun argın gelip, gün boyu hayallerinizi süsleyen pofuduk kanepenizi çok sevdiğinizi biliyoruz. Ama çok sevdiğiniz kanepenizle ya da bayıla bayıla izlediğiniz dizinizle yaşadığınız aşka birazcık ara vermediğiniz takdirde, konfor alanınızdaki esaretinizin bitmeyeceğini bilmelisiniz.

Kafanızda kendiniz için çizdiğiniz sınırları aşmanın en basit yollarından biri de, fiziksel ve mental olarak yapabileceklerinizi görmek yani sınırlarınızı zorlamaktır. Bunun için fiziksel olarak efor / dayanıklılık isteyen -koşu, yüzme, crossfit vb- bir spora başlayabilir; meditasyon yaparak kendinize bir konsantrasyon hedefi koyabilir; rafine gıdaları & şekeri tamamen hayatınızdan çıkaran detoks programları uygulayabilir ve ilerlemenizi gün be gün gözlemleyebilirsiniz. İlerlediğinizi görmek sizi, yeni hedefler koymaya ve hayatınıza hoş bir canlılık getirmeye teşvik edecektir.

Daha çok seyahat edin

Uzun ya da kısa; yurt içi ya da yurt dışı; nasıl olduğu hiç fark etmez! Daha çok seyahat edin ki, hayatla aranızdaki merak ilişkisi her dem taze kalsın. Yıl içinde sadece konforunuz için harcadığınız paradan biraz tasarruf ederek bir yaz bir de kış seyahati planlamak, “Artık robot gibi yaşadığımı hissediyorum” dediğiniz hayatınıza tahmin ettiğinizden daha çok renk katacaktır.

Uzun ve planlı seyahatlerin yanı sıra, kısa ve spontane kaçamaklar da insana yaşadığını hissettirir.

Sürekli plan programa kafa yormak yerine, lüks harcamalarınızdan kısıntıya giderek oluşturacağınız “seyahat fonu” sayesinde, kafanız attığında çıkacağınız kısa ve spontane seyahatlerinizi, strese girmeden finanse edebilirsiniz.

Cookies allow us to offer our https://jabiroo.com/ website and our services more effectively. For more information about cookies, you can visit our Cookie Policy.