Tatil sonrası sendromunun tek ilacı: Hayatı “gezgin kafası” ile yaşamak

Evet, yıl içinde -izin ve tatiller el verdiğince- çıkılan uzun tatiller ve minik seyahatler ruhumuzu arındırıp, körelen algılarımızı açmaya yardımcı olur ama sizce bu kaçamaklar hayata bakış açımızı kökten değiştirmek için yeterli mi dersiniz? Sizi çok mutlu eden bir seyahatten dönerken, içinde bulunduğunuz (muhtemelen tatsız bir Pazar gecesi) ruh halini bir düşünün.

 

Uzun mesailer, bitmek bilmeyen toplantılar; gerginlikler, ofise / eve ulaşmak için yollarda geçen stres dolu saatler… Eminiz pek çoğumuz, bu zorlu mücadeleye katlanmanın en önemli motivasyonu olarak “daha çok seyahat etmeyi” görürüz.

Evet, yıl içinde -izin ve tatiller el verdiğince- çıkılan uzun tatiller ve minik seyahatler ruhumuzu arındırıp, körelen algılarımızı açmaya yardımcı olur ama sizce bu kaçamaklar hayata bakış açımızı kökten değiştirmek için yeterli mi dersiniz?

Sizi çok mutlu eden bir seyahatten dönerken, içinde bulunduğunuz (muhtemelen tatsız bir Pazar gecesi) ruh halini bir düşünün. 2 gün önce keşfin ve manevi tatminin dibine vururken, o an kendinizi “dağ gibi ödevi Pazar gecesine bırakmış çocuk” mutsuzluğuna teslim ediyorsanız bu işte bir yanlışlık var demektir!

Her seyahat sonrasında “geçen hafta bugün” temalı fotoğraflar paylaşıp kendinizi kahretmek yerine, hayatın bütününü bir “gezgin kafası” ile yaşamak kulağa nasıl geliyor? Bakalım kafayı değiştirmeye nereden başlamalıymışız?

Radarları aç. Yavaşla. Gözlemle.

Seyahat etmeyi niçin bu kadar seviyoruz? Çünkü seyahatler aslında, görülmeyeni & işitilmeyeni ve henüz tadılmayanı vaat eder. Ve bu keşfetme hissi de, insanı hiç olmadığı kadar diri ve enerjik kılar. Hatta ilk defa gittiğiniz bir şehirde size her şey yepyeni ve el değmemiş hissettirir bu doğru, ama aslında yaşadığınız semtin bile keşfedilmemiş güzellikleri olduğunu unutmayın. Bu güzellikleri görmek için biraz radarları açmak ve rutinden sıyrılmak yeterli.

Her gün geçtiğiniz sokaklardan geçmemek, örneğin “Nasılsa mahallenin mekanı, evimin dibi” diye es geçtiğiniz kafeye bir şans vermek ya da her gün arşınladığınız caddelere bu kez fotoğraf makinasının vizöründen bakmak düşünce yapınızın zamanla değişmesine yardımcı olacaktır. İmkanlar el verdiğince yavaş ve telaşsız hareket etmek de “gezgin kafası” yaşamanın bir diğer önemli anahtarıdır. Unutmayın bir yerlerde sizi bekleyen bir güzellik ya da mucize daima vardır ve çok hızlı hareket etmek bazen bu mucizeleri görmenizi engeller.

sunset

Yaşam alanını sadeleştir.

Eşyalara bağımlılığınızı azaltın ve yaşam alanınızı mümkün olduğunca sadeleştirin. Bunu yapmak size, bir sırt çantalı gezginin yaşadığı özgürlük hissine benzer bir duygu aşılayacaktır. Ayrıca çok fazla eşyaya sahip olmak zaman içinde sorumluluklarınızın artmasına, dolayısıyla kendiniz için ayırdığınız kaliteli zamanın azalmasına yol açar. Bu yüzden “sadece ihtiyacınız olan kadar” eşyaya sahip olun ve bunlara sahip olmak için harcayacağınız parayı / vakti yeni şeyler deneyimlemek ve şaşırmak için harcayın!

Televizyondan kurtul.

Siz farkında olmasınız da, televizyon seyretmek merakınızın, hareket etme eğiliminizin ve pozitif duygularınızın en büyük katilidir. Elbette televizyonda, yaratıcılığı körükleyen yayınlar da mevcut. Ancak program tercihleriniz ne olursa olsun, televizyon karşısında saatler geçiriyorsanız, televizyonunuzu satın ya da bağışlayın! Kim bilir belki bu satıştan elde ettiğiniz parayı konser biletlerine ya da yeni lezzet durakları keşfetmeye harcarsınız? (Filmleri ve belgeselleri de bilgisayarınızdan izleyin gitsin!)

Yabancılarla konuş.

Özellikle yurt dışı seyahatleri tercih ediyorsanız ve bu seyahatler sonucunda manevi olarak son derece tatmin olmuş hissediyorsanız muhtemelen yeni ve bambaşka kültürlerden insanlarla kaynaşmayı çok seviyorsunuz demektir.
Peki bunu yapmak için neden pasaport kontrollerinden geçip, kilometrelerce uzağa uçmak zorunda olasınız ki? Şehrinizde yaşayan yüzbinlerce farklı ruh, binlerce yabancı ve gezgin olduğu gerçeğini unutmayın. Bunun için takıldığınız mekanları ve etkinlikleri değiştirmenin yanı sıra, Couchsurfing ya da Airbnb vasıtasıyla bir odanızı kiralayarak yepyeni kültürleri evinizde ağırlayabilirsiniz.

Cookies allow us to offer our https://jabiroo.com/ website and our services more effectively. For more information about cookies, you can visit our Cookie Policy.