1 – Panteon

Antik Roma'nın ihtişamını anlatan ve tarihin en iyi korunmuş mimarisine sahip olan Panteon M.Ö. 27 yılında inşa edilmiş ancak bir yangın sonucunda M.S. 119 – 128 yılları arasında yeniden inşa edilmiş. Yunanca’da tüm tanrıların tapınağı anlamına gelen bu eseri dolaşırken orijinal bronz kaplama kapılara, 43 metre çapındaki desteksiz dev kubbesine ve ünlü Roma mimarı Viruvius'un iç mimarisine hayran kalmamak imkânsız. Panteon’u dolaşırken bol bol fotoğraf çekmeyi unutmayın!

2- Trastevere

Roma şehrinin en eski semtlerinden biri olan Trastevere, bugün de özellikle gençler ve bohemler arasında popülerliğini sürdürüyor. Ortaçağ'ın izlerini taşıyan tarihi sokaklarını dolaştıktan sonra karşınıza çıkan Piazza Santa Maria di Trastevere ise cıvıl cıvıl bir meydan. Trastevere’nin tarihi yüzünü gördükten sonra meydandaki kafe ve restoranlarda oturup bir kadeh şarabınızı içmeyi unutmayın.

3- Fontana di Trevi

Türkçeye Aşk Çeşmesi olarak çevrilen ve orijinal ismi Fontana di Trevi, Roma dendiğinde herkesin aklına ilk gelen, heykelleri ve minik çeşmesiyle pitoresk bir güzelliğe sahip olan şehrin en önemli simgesi. İtalya’da aşkın güzelliğine bizi inandıran ve birçok romantik aşk filmine konu olan Aşk Çeşmesi’ni görmeye gittiğinizde dileğinizi dileyip, suya bozuk para atmayı unutmayın. Ve tabi vaktiniz varsa çeşmenin civarında yer alan kafelerden birine oturup, turistler sayesinde renkli sahnelere tanık olan çeşmeyi izleyebilirsiniz.

4- MAXXI Çağdaş Sanat Müzesi

Rönesans ve Barok sanatıyla özdeşleşen İtalya'nın tarihi şehri Roma artık çağdaş sanat müzeleri ve galerileriyle de adından söz ettiriyor. Roma'da kiliseler, tarihi müzeler ve meydanlar arasında dolaşırken MAXXI Çağdaş Müzesi'ni gezmemek büyük hata olur. Logosunda XXI harflerinin geçtiği MAXXI; Roma rakamıyla 21. yüzyılın çağdaş sanatını simgeliyor. Çok amaçlı bir sanat kampüsü halini alan MAXXI, sergi salonlarının yanı sıra müzenin keyifli kafesinde oturup, kitapçı dükkanında ilginç eserleri inceleyebilirsiniz.

5- Vatikan

Katolik mezhebinin merkezi olan ve dünyanın en küçük yüzölçümüne sahip Vatikan, Roma şehrinin ortasında korunaklı bir bölgeyi kapsıyor. Metrelerce yükseklikteki duvarlarla çevrelenen Vatikan yalnızca Hıristiyanlığın değil aynı zamanda sınırlarında barındırdığı mimari eserleriyle de büyülüyor. Hristiyan dünyasının en büyük kilisesi olan San Pietro Bazilikası yaklaşık MS 4. yüzyılda İmparator Constantine tarafından Saint Peter’ın şehit düştüğü yerde inşa edilmiştir.

6- Aventino Tepesi

San Pietro Bazilikası'nın manzarasına doyamadıysanız Aventino Tepesi’ne gitmeniz şart! Tiber Nehri’nin arkasında yer alan San Pietro’nun göz kamaştıran kubbesini, Trastevere ve Gianicolo Tepesi’ni kapsayan bu manzaranın fotoğrafını çekmeyi unutmayın. San Pietro Kilisesi’nin manzarası için Malta Şövalyeleri Bahçesi ise ideal. Bahçenin bronz kapısının anahtar deliğinden baktığınızda sizi 1765’te Piranesi’nin düzenlediği kusursuz bahçe düzenlemesi ve bahçenin sonundaki ağaçların arasından karşınıza çıkan San Pietro Kilisesi’nin manzarası bekliyor olacak.

7- Villa Borghese

Geniş bir arazi, harika bir bahçe peyzajı ve Roma… Villa Borghese her ne kadar sıcak yaz aylarında daha kalabalık ve renkli olsa da siz hangi mevsim giderseniz gidin burayı ziyaret etmeden Roma’dan ayrılmayın. Pek çok turistin bilmediği sıcak hava balonuna binip 150 metre yükseğe çıkın ve Roma’nın şiirsel manzarasına tanıklık edin. Bu güzel manzaranın ardından Villa Borghese’de yer alan restoranlarından birinde şık bir yemek yiyebilirsiniz.

8 – Campo dei Fiori

Yılın 365 günü dünyanın dört bir tarafından gelen turistlerle beraber yaşamayı öğrenen Roma halkının tamamen yerel yaşamına devam ettiği semtlerden biri de Campo dei Fiori. Roma’nın en keyifli ve seyre doyulmaz bu semtinde dolaşırken kendinizi bir yerli gibi hissedeceksiniz. Yerel pazarları ve sevimli antika dükkanlarıyla gerçek Roma’yı simgeliyor. Tezgahlara yerleştirilen taptaze meyve sebzelerin, şarküterinin arasında zamanı kaçırmanız çok doğal.

9- İspanyol Merdivenleri

Sanat sanki Roma'da yeniden doğmuş gibi! Tüm eserlerinin özenle korunduğu bu şehirde, 19. yüzyıl boyunca İtalyan sanatçılarının buluşma noktası olan İspanyol Merdivenleri bugün Romalıların ve turistlerin şehri gezerken mola vermek, bir şeyler içmek için durdukları uğrak bir yer. 137 merdivenden oluşan İspanyol Merdivenleri'nde oturup, etrafı izlemenizi öneririz.

10- Piazza Navona

Roma'nın en ünlü ve geniş meydanlarından biri olan Piazza Navona, dört bir yanını saran tarihi binaları ve meydandan açılan daracık sokaklarıyla bir dolce vita*! Birbirinden güzel Rönesans yapılarıyla çevrelenen meydanın daracık tarihi sokaklarına girdiğinizde ise sizi turistlerden tamamen arınmış ve Romalılar'a ait olan bir yaşam bekliyor. Minik kafeleri, sevimli yerel lokantaları ve tasarım butikleriyle Piazza Navona'yı keşfetmeye doyamayacaksınız. Bar del Fico, Gelateria del Teatro ve Ai Tre Tartufi meydanda uğramanız gereken lezzet durakları.

*Tatlı hayat