Karaköy’ün hızına yetişmek artık imkansız. Londra’nın Shoreditch’i, New York’un Meatpacking’i, Berlin’in Kreuzberg’i derken tüm bu semtlerden izler taşıyan, benzer dönüşümleri geçiren Karaköy, bugün hem bohemlerin, hem hipster’ların, hem de Etiler, Nişantaşı, Bebek muhiti sakinlerinin radarında. Hal böyle olunca, her tarza hitap eden mekanların çeşitliliği de git gide artıyor. Karaköy’ün son dönemde açılan ve adından bolca söz ettiren adreslerinden bahsetmesek olmazdı…

Goya

Taptaze bir adres… Salt bir restoran derseniz değil; yemek öncesi veya sonrası içki için mi uğrayalım derseniz? Sadece o da değil! Fun-dining parolasıyla yola çıkan Goya, adından anlayacağınız gibi yeme-içmeyi eğlenceyle destekleyerek hareketli bir atmosfer yaratıyor. Fazla büyük olmayan mekânın tasarımını sadelikten yana kullanan Goya için "tam bir şehirli" çocuk benzetmesi yapabiliriz. Eğlence sektöründe danışmanlığı ile uzmanlaşan Entertain-it’in bu sektördeki ilk yatırımı Goya, Karaköy'ün şık ve lüks mekânlarına yeni bir soluk getiriyor. Açıldığı günden beri yoğun olması ve rezervasyon bulunamaması bu taze kanı daha iyi özetliyor aslında. Binbir çeşit olan bir menü beklemeyin. Az seçenekle güzel bir lezzet, hoş bir sunumu kombinleyen Goya’nın farkı ise müziğe verilen önem. Lucca’dan aşina olduğumuz DJ Murat Tokuz sihrini buraya da değdirmiş. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar devam eden bir müzik söz konusuyken barın kokteyllerinin lezzeti de tartışılmaz!

Mükellef

Hem arka fonda çalan müziği, hem mezeleri ve sıcak yemekleri hem de manzarasıyla tam da bekleneni ve özleneni İstanbullulara kazandıran isim, başarılı şef Arda Türkmen. Karaköy The Haze Hotel'in giriş katında açtığı Forneria'dan sonra otelin çatı katındaki terası da dokunduğu gibi güzelleştiren Arda Türkmen'in mutfağında tüm tatlar, adı gibi "mükellef". İçeriye girdiğinizde güler yüzlü karşılamadan anlıyorsunuz ki siz burada olduğunuz sürece "kıymetli ve özelsiniz". Yaz aylarında açılan, havaların serinlemesiyle kapanan teras son derece sade bir stile sahip. Bembeyaz masa örtüleri içinizi açıyor. Mükellef'in kısa zamanda bu kadar ünlenmesinin bir sebebi de bir tarafı Galata Kulesi'ne, diğer tarafı tarihi yarımadaya bakan manzarası elbette. Arkada Müzeyyen Senar, Zeki Müren kulağınızı rahatsız etmeyen bir tonda çalarken tadına baktığınız mezeler aslında bildiğimiz tariflere bir saygı niteliği taşıyor. Deneysel spesiyallerin de olduğu menüde her yemeğin, tatlının tadına bakmak istiyorsunuz. Tabi, bu atmosferi yaşamak için önce yer bulmanız lazım. İşiniz biraz zor:)

Mitte

Henüz, inşaat halindeyken partilere başlamasıyla adını duyuran, son günlerde ise üç ay sonrasına rezervasyon vermesi haberleri ile gündem olan Mitte, adını tahmin ettiğiniz gibi, Berlin’in popüler semti Mitte’den alıyor. Necati Bey Caddesi’nde tarihi bir binanın girişinde sizi mavi kapıları ile karşılayan Mitte’nin başında, Bebek Lucca’nın kuruluşundan beri yer alan Turgay Yıldız var. Sami Savatlı imzası taşıyan mekân tasarımda ferahlık algısı öne çıkıyor. Bar bölümü ve barın arkasındaki açık mutfak dikkat çekiyor. Kübik aydınlatmalar ise mekânın ruhuna birebir uyuyor. Bohem ve şık olmayı başaran restoranın menüsüne gelirsek, “az çeşit, çok lezzet” mottosunun hâkim olduğunu söyleyebiliriz. “Wise cuisine” yani yüksek kalite malzeme ve en iyi standartlarda kullanılması anlamına gelen yeni akım menüdeki lezzetlere yansıyor. Farklı ve lezzetli kokteylleri yanı sıra Mitte’yi bu kadar çekici kılan bir detay ise hiç kuşkusuz, mekânın alt katında yer alan ve ayrı girişi olan gece kulübü. Emirgan Gizli Kalsın konseptini bir adım daha ileriye taşıyan, daha da esrarengiz bir hal aldıran gece kulübüne telefonunuza gelen şifre ile girebileceksiniz.

Madeo

Yaz sezonunda Alaçatı’nın tabiri caizse tozunu attıran Madeo, 5 Kasım’da yaptığı açılışı ile İstanbul ve Karaköy gece hayatına yeni bir soluk getireceğe benziyor. Şık kapısından içeri girdikten sonra sanki artık İstanbul'da değilsiniz... Girişten sonra kalın bir perdeyi aralayıp içeri girdiğinizde Madeo'nun dinamik ruhu sizi sarmalıyor. Yüksek tavanı, gösterişli avizeleri, tavandan tabana uzanan ve ışıklandırılan içki rafları ile kanınızı kaynatan mekanın şık, havalı ve cool duruşundan etkilenmemek imkansız. Mert Gocay ve Dorukhan Acar’ın ortaklığında açılan Madeo'nun işletmesi, Doors Grubu’ndan tanınan Erdal Doğan'a emanet. Günün her saati hareketliliğini koruyan bir mekan olarak kurgulanan Madeo'nun restoranında İtalyan mutfağı hakim. Kokteylleri ve içkileri ise bar bölümünün yıldızları. Şık sunumları ile kendinizi şımartmaya böne çıkardığı aşlayıp, İstanbul'un başarılı DJ'i Kerem Önger'in Deep House, Nu Disco gibi tarzları müziğiyle hızlanmaya hazır olun! Madeo’nun Pazar brunchları da ses getirecek gibi!

Cano

İstanbul gece hayatının tanınan işletmecisi Candan Topdemir, uzun yıllardır şehir dışında faaliyet gösterdikten sonra Karaköy'e demir atarak yeniden İstanbul'a merhaba diyor. Adını Candan Topdemir'in isminden alan Cano, Karaköy'de yüksek kalite ve şıklıkta mekan arayışı içinde olanlara başarılı bir alternatif sunuyor. Kemankeş Caddesi'nde, Calonie'nin yanında konumlanan Cano birkaç ay önce açıldı. Karaköy semtinin bohem ruhundan ziyade Bebek-Etiler-Nişantaşı hattına hitap eden Cano'nun şık dekoru aynı zamanda samimi bir ortam yaratıyor. Işıltılı dekoru, İtalyan mutfağından lezzetler ile DJ David Şaboy'un müziklerini buluşturuyor. Anlayacağınız, Karaköy'ün restoran-kulüp alternatifine bir yenisi daha ekleniyor.

Finn Karaköy

Karaköy, tarz sahibi bir kokteyl bara sahip oldu. Semtin yeni gastro-pub'ı olarak hızlı bir giriş yapan Finn Karaköy'ün bu iddialı başlangıcında kokteylleri başrolde. Önemli barmen yarışmalarından Diageo Reserve World Class’ta Türkiye’yi temsil eden ünlü barmen Onurcan Gencer'in başarılı kokteylleri ve farklı tarzda içkileri ile kısa sürede popüler olan mekanın tasarımı da ilgi çekici. Gözünüzü alamadığınız bar bölümü ve düşey bahçe tasarımı ile beğeni kazanan Finn, Gaspar'ın hemen yanında. Hem iyi yemek hem de iyi kokteyl konusunda başarılı olan mekan akşam 22.00'dan sonra daha da hareketleniyor.

Fosil

Karaköy Liman'daki yerinden Galataport projesi sebebiyle taşınan, kısa süreliğine Caddebostan'a geçtikten sonra yeniden yuvaya dönen Fosil, yeni yeri, yeni dekoru ama aynı eğlencesiyle yine zirvede. 10 Karaköy'ün yanında yeniden açılan Fosil eski mekânına göre daha ferah. Yüksek tavanı, koyu renk dekoru dengeleyen tasarım aydınlatmaları ve ışıklandırmasıyla yine samimi, yine şehirli yine enerjik. Bol alternatif sunan menüsü, içki menüsü ile hafta içi sakin ise kıpır kıpır olan Fosil'de Çarşamba’dan Cumartesi’ye haftanın 4 günü, sabah saat 4’e kadar dans ve müzik hiç susmuyor. Saatiniz 22.30'u gösterdiğinde kapılar kapanıyor, masalar kalkıyor mekân bir kulübe dönüşüyor.