İnsanın kurabileceği en tatlı hayallerden biridir sevdiği insanla dünyanın bambaşka bir yerinde uyanmak, yeni keşiflere; yeni tatlara ve heyecanlara birlikte yelken açmak. Hele bir de uzun yıllardır aynı insanla birlikteyseniz ya da evliyseniz, bu seyahatlerde paylaşılan her an paha biçilmez anılara dönüşüverir.

Ama tabii bir de madalyonun öteki yüzü var. Eşinizle uzuuuun bir seyahate çıkma fikri ne kadar cazip gelirse gelsin, aslında birlikte çıkılan her seyahat, aynı zamanda ilişkinin derinliklerine uzanan bir yolculuk niteliği taşıyor. İşte 12 yıl boyunca eşiyle dünyayı gezen bir adamın bu derin yolculuktan çıkardığı 7 kıymetli ders:

“Yolculukların ilişkiyi ya vezir ya da rezil edebileceğini göz ardı etmeyin”

Ernest Hemingway’in ünlü sözünü duymuşsunuzdur: “Asla sevmediğiniz biriyle seyahate çıkmayın” Evet bu söz kısmen doğru olsa da, çiftler arasındaki sevgi, o yolculuğun kusursuz olmasını maalesef garantilemiyor. Çünkü eğer eşinizle aranızda mevcut bir iletişimsizlik sorunu varsa bu sorun seyahat esnasında daha da derinleşebilir ya da aranızdaki tutkulu yakınlık daha artabilir. Seyahatin ilişkinizi nasıl etkileyeceği ise tamamen sizin elinizde. Seyahat sırasında ortaya çıkabilecek aksaklıklara gülüp geçmek ve yolunuza aynen devam etmek aranızdaki bağı güçlendirmenin tek yolu!

“Birbirine zaman ve alan tanımayı ihmal etmeyin”

Seyahatte değilken birbirine alan / zaman tanımanın önemini çok iyi fark edememiş olsanız bile seyahatlerinizde sevdiğiniz insana, kendisiyle baş başa kalabileceği anlar verin. Örneğin bulunduğunuz şehirde o gün farklı şeyler yapmak istiyorsanız hiç düşünmeden yapın! Gün sonunda hem birbirinizi özleyecek hem de birbirinize anlatacak pek çok hikaye biriktireceksiniz!

“Birlikte sessizliği paylaşabilin”

İnanın birlikte olduğunuz her an konuşmak zorunda değilsiniz. Bazen denk geldiğiniz nefis bir gün batımına ya da yemyeşil bir ormana bakarak beraberce sessizliğin sesini dinleyin. Ruhlarınızın konuşmadan da iletişim kurabildiğini deneyimleyeceksiniz.

“Sevdiğiniz insana cesaret verin”

Seyahatler daima güllük gülistanlık gitmeyebilir. Örneğin berbat bir havada tropik denizlerin üstünden uçmanız gerektiğinde uçak yolculuğunuz sevimsiz bir hal alabilir ya da balta girmemiş ormanlarda trekking yaparken biraz ürkebilirsiniz. İşte böyle durumlarda eşinize cesaret vermek ve yeri geldiğinde ondan cesaret almak sizi birbirinize daha da yakınlaştıracaktır.

“Aynı takımda olduğunuzu asla unutmayın”

İlişkilerin bir takım oyunu olduğunu seyahatiniz boyunca aklınızdan çıkarmayın. Yani seyahatiniz boyunca bazen minik takımınıza liderlik edebilir, bazen de takımın sıradan bir oyuncusu olabilirsiniz. Bu dengeyi iyi kurup, liderlik – takipçilik görevlerini eşinizle dönüşümlü olarak ele alın.

“Tartışmaların gerçek sebebini analiz edin”

Kabul edelim, çift olarak çıkılan bir seyahatin tartışmasız sonlandığı pek nadir görülen bir olaydır. Elbette tartışacak hatta kimi zaman kavga bile edeceksiniz. Fakat böyle durumlarda kavgaların sebebine inmek en iyisidir çünkü bunu yapmak sizi, gelecek olası kavga ve gerginliklerden korur. Özetle, ettiğiniz kavganın bir “kadın erkek çatışması” mı yoksa “karakter kaynaklı sürtüşme” mi olduğunu iyi analiz edin. Çok faydasını göreceksiniz.

“Ruh eşi olmadığınızı -ve bunun iyi bir şey olduğunu bilin”

“Ruh eşi” olmak kulağa son derece romantik gelse de, evliliklerde bunu düşünmek insanı biraz hayal kırıklığına uğratabilir. Ayrıca olaya bir de şu açıdan bakın: Birbirimizin kopyası olsaydık hayatta ve seyahatlerde nasıl yeni deneyimler yaşardık?