Yazan: Reyhan Sulyak Türk Hava Yolları'nın Haziran 2014 itibariyle Montreal'e direkt uçuşlarının başlayacak olması, bu şehri keşfetmek için bir güzel sebep daha sunuyor. İki sene önce bana Kanada'yı sorsanız aklıma sadece Celine Dion ve Cirque De Soleil gelirdi. Onun dışında pek bir fikir sahibi olmadığım bu ülkenin Montreal şehrine eşimin işi dolayısıyla gitme fırsatı yakaladım. Çocukların da yaz tatilini fırsat bilerek gittiğim Montreal'de, hayatımın bir bölümünü geçirebileceğimi düşündüm. Montreal'de hiç beklemedğim kadar eğlendik ve hiç dönmek istemedik. Kanada'nin Quebec, yani Fransız Bölgesi'nde kalan bu şehirde hem Fransızca (değisik bir aksanla olmasına rağmen) hem de İngilizce konuşuluyor.

Türk Hava Yolları'nın - bana göre - son derece akıllı bir seçim yaparak Montreal'e Mayıs ayı itibariyle direkt uçuş başlatıyor olması, benim bu yaz yine Montreal'de olacağımın garantisi oldu. Şehrin içinde, yeni açılan bir otelde kalmamıza rağmen concierge hizmeti oldukça tecrübeli ve güleryüzlüydü. İlk gün için yorucu bir program yapmış olsak da oğullarım Nedim'le Selim daha önce hiç görmedikleri bir böcek müzesi olan Insectarium ile karşılaşınca tüm jet-lag yorgunluklarını unuttular. Insectarium, tüm dünyadan özenle toplanan böceklerin cam bölmeler içinde size bakarken, ayrı bir sinema odasında böceklerle ilgili İngilizce bir tanıtım filmi seyredip vakit geçirebiliceğiniz değişik bir müze. Espacepurlavie ismini verdikleri alanda botanik bahçelerin içinde gezebiliyor ve çocuklar için eğlenceli bir parkta piknik yapabiliyorsunuz. Bu alanın olduğu yolun karşısında ise bizi bekleyen BIODOME ise yarım dev bir küre içinde sizi bölüm bölüm dünyanın tüm iklim ortamlarında gezdiriyor. Biodome'un içinde bir de Planetarium yer alıyor.

Tabii ki Montreal deyince akla dünyanın en başarılı sirki geliyor. Montreal’e gelmişken Cirque Du Soleil'i kaçıramazdık. Çocuklar için çok eğlenceli geçen bu sirk deneyimini yaşamadan dönmeyin derim. Kanada ve özellikle Montreal hem sanat hem de bilim konusunda, çocuk yaştan insanları eğitmeye başlıyor. Bunun en güzel iki örneğinden ilki Montreal Science Center. Her zaman değişik bir sergiye rastlayabileceğiniz bilim merkezinde her yaştan çocuk için uygun interaktif deneyler ve oyun bölümleri yer alıyor, böylece çocuklar burada oldukça keyifli saatler geçiriyor. İkincisi ise Uzay bilim merkezi. Şehrin biraz dışında kalan ama mutlaka gidilmesi gereken COSMODOME. İçeriye girer girmez kendinizi uzayda buluyorsunuz. Gezegenlerin arasında gezip buraya hayran kalmamak elde değil. Uzayın derinliklerinde başarıya ulaşmak için bir yolculuğa çıkıp her görev bitiminde insanoğlunun uzayla ilişkisini anlatan filmleri çocuklarınızla birlikte ister İngilizce ister Fransızca (her yerde olduğu gibi) seyredebilirsiniz. COSMODOME'a kadar gitmişken Skyventure'da skydiving eğitimi almanızı şiddetle tavsiye ederim. 6 yaş ve üzeri çocukların da katılabildiği bu zevkli deneyim sizi 'uçurucak'.

Montreal'e özellikle Temmuz ayının ilk haftası gitmemiz ve Jazz Festivali’ne denk gelmemiz bizim için harika bir fırsat oldu. Jazz Festivali, şehirin içindeki her sokağı adeta yüzlerce sahneye çevirmişti. Bu müzik dolu deneyim Nedim'le Selim'e hem çok değişik hem de çok eğlenceli geldi. Akşamları jazz tınılarıyla dolan sokaklarda yürümemiz bile eğlenmelerini sağladı. Çocuklarla Montreal dendiğinde ilk söylemem gerekenlerden birini atlamamalıyım. Yaya kaldırımlarının çok geniş olduğu bu şehirde Nedim ve Selim scooter'larının üzerinde şehri özgürce keşfederken, ben de kiraladığım bisikletle onların tam arkasındaydım. Montreal’de sabah kahvaltınızı yaptıktan sonra bisikletinize binip, çocuklarınızla şehrin içndeki bir kitapçıda saatlerinizi geçirebilirsiniz.

Kış aylarında benim için neredeyse kutup soğuklarını andıran Montreal yaz aylarında ise sıcak, renkli ve cıvıl cıvıl. Yaz güneşinde Montreal’ın en keyifli yeri ise La Ronde parkı. Kuzey Amerika'nın en yüksek ve hızlı roller coasterlarına sahip eğlenceli bu park, adrenalin sevenler için mutlak uğranılması gereken bir yer. La Ronde, şehrin içinden geçen Saint - Laurent nehrinin üzerindeki adacık üzerine kurulmuş. Hemen yanındaki diğer adada ise Parc Jean - Drapeau isimli park yer alıyor. Biosphere dahil birçok değişik aktivitenin yer aldığı adalarda iki gününüzü dolu dolu geçirebilecek programlar hazırlayabilirsiniz. Amerika'ya bu kadar yakın olup da Fransız etkisi ile bütünleşen Montreal’in yeme - içme konusunda da çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Montreal’in hem sizin için hem de çocuklarınız için dönmek isteyemeyeceğiniz (tabii ki yaz aylarında) bir destinasyon olacağına eminim.